YİVLİ MİNARE CAMİİ

Yerin adı: Antalya Kaleiçi’nde İskele Caddesi, Tabakhane sokaktadır. Daha çok yayınlarda Yivli Minare Camii olarak belirtilen yapı; Yivlim Camii, Ulu Camii, Alâeddin Camii ve Cami-i Âtik gibi isimlere de sahiptir.

Yapım Tarihi: 13. yüzyılın ilk çeyreği

Kitabe: Yapının Anadolu Selçuklu dönemine ait, günümüze ulaşmış bir kitabesi mevcut değildir. Fakat yapının doğu cephesindeki kapı üzerinde, sivri kemerle çerçevelenmiş, yedi satırlık mermer bir kitabe yer alır. Mevcut kitabe yapının geçirmiş olduğu onarımla alakalıdır.

Vakfiye: Yapıya ait vakfiye bulunamamıştır.

Kurucu: Bazı araştırmacılar yapının I. Alâeddin Keykubad tarafından inşa ettirildiğini belirtirler. Diğer taraftan caminin I. Alâeddin Keykubad tarafından inşa edildiğini gösteren yazılı herhangi bir belge bulunmamaktadır. Mübazereddin Ertokuş’un ölümünden sonra hazırlanan, onun baniliğini üstlendiği eserlerin toplandığı vakfiyede Antalya’da bir camiden bahsedilmesine dayanarak, Dr. Leyla Yılmaz Yivli Minarenin bu cami olduğu ve Mübazereddin Ertokuş’un da caminin banisi olarak kabul eder.

Sanatçı: Mimar Balaban el-Tavaşi, yapının onarım ya da yenileme çalışmasını bildiren kitabesinde bildirilmektedir.

Onarım Durumu: Yapının inşasından sonra bilinen ilk onarımı H. 774 / M. 1373 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Bu tarihte yapılan onarım yapının asıl karakterini oldukça değiştirmiştir. Yapıda bilinen diğer onarımlar; 1935, 1942, 1953, 1964, 1973 ve 1977 yıllarında gerçekleştirilmiştir.

Plan: Doğu-batı doğrultusunda uzanan, dikdörtgen planlı caminin harimi, birbirinden bağımsız altı mekana bölünmüş ve bu mekanlar kubbe ile örtülmüştür. Ayrıca harimin batı ucunda, kuzey-güney doğrultusunda uzanan beşik tonoz örtülü bir diğer mekân harime dâhil edilmiştir. Girişi, kuzey ve doğu cephelerinde bulunan yapı; kuzey, güney ve doğu cephelerde bulunan pencerelerle aydınlatılmaktadır. Yapının sahip olduğu plan kurgusunda dikkat çeken birkaç unsur bulunmaktadır. İlki mihrabın kıbleye doğru bir şekilde çevrilmesi için yapılan düzenleme ve mihraba doğudan binen kemerdir. İkincisi ise harimin batı ucundaki beşik tonozla örtülen mekân ve batı beden duvarının diğer beden duvarlarından daha kalın olmasıdır. Hafif bir çarpıklıkla devam eden batı duvarının 1373 onarımı öncesinde, tahrip olan yapıya ait olduğu sanılmaktadır.

İç mekânda duvarlar sıvanarak badanalanmış olduğu için duvar örgüsünün niteliği anlaşılmamaktadır. İç mekânda asıl dikkat çeken, kemerleri taşıyan devşirme sütun gövdesi ve sütun başlıklarıdır. Dışa taşkın mihrabın 1373’te ya da sonrasında yapıya eklendiği sanılmaktadır.

Üçboyutlu Özellik: İç mekânda olduğu gibi cephelerde sıvanarak badanalanmıştır. Kuzey cephede altta dört dikdörtgen pencere, üst kısımda da yuvarlak kemerli üç tepe penceresi, doğuda alt kısımda bir dikdörtgen pencere üst kısımda biri kare diğeri yuvarlak kemerli iki tepe penceresi, güneyde alt kısımda beş dikdörtgen pencere, üst kısımda da üç yuvarlak kemerli tepe penceresi bulunur. Yapının güney cephesinde mevcut beş pencereden mihrabın yanı başındaki diğerlerinden alt seviyede yer alır. Bu pencerenin durumu araştırmacılar tarafından farklı şekilde yorumlanmıştır. İlki bu pencerenin asıl yapının mihrap nişi olduğu ve kıbleyi tutmayan mihrabın pencereye çevrildiğidir. Diğer görüş ise pencerenin kuzey cephede bulunan kapı ile aynı aksta ve eşik kotu seviyesinde bulunmasından yola çıkarak, bu açıklığın ilk yapıya ait bir kapı olabileceğidir. Yapının doğu ve kuzey cephelerinde yer alan kapılar basık kemerli basit bir kurguya sahiptir. Doğuda bulunan kapının üst kısmında sivri kemerli niş içerisinde yedi satırlık tamir kitabesi bulunmaktadır.

Malzeme: Beden duvarları sıvanmış olan yapıda kullanılan malzeme bazı yerlerde görülebilmektedir. Kapılarında kesme taş kullanılan yapının kubbeleri alaturka kiremitle kaplanmıştır. Günümüzde yapıda dikkat çeken kullanılan devşirme malzemelerdir. İç mekânda örtü sistemini taşıyıcı unsur olarak işlev kazanmış olan, sütun ve sütun başlıkları farklı niteliklere sahiptir. Ayrıca cephelerde pencerelerin lentolarında da devşirme malzeme tercih edilmiştir.

Süsleme: Günümüzde yapıda herhangi bir süsleme unsuruna rastlanmaz
.
Tarihlendirme: İnşa tarihi hakkında yazılı herhangi bir belge bulunmayan yapının, genel olarak I. Alâeddin Keykubad devrinde inşa edildiği yönünde bir kabul bulunmaktadır. Fakat bu görüşü doğrulayan hiçbir yazılı belgenin varlığı bilinmemektedir. Yapının Alâeddin Camii adı ile anılması ve yakınındaki minarede adı geçen sultana ait bir kitabenin bulunması, belirtilen görüşü destekler gibi görünse de bahsedilen kitabenin minareye ait olmadığı bilinmektedir. Yapının H. 774 / M. 1373 tarihinde ve sonrasında geçirdiği onarımlar, onun inşa tarihi hakkında ipucu verecek birçok detayı yok etmiştir. Dr. Leyla Yılmaz, Mübazereddin Ertokuş’un ölümünden sonra hazırlanan vakfiyesinde, onun Antalya’da inşa ettirdiği camiye dikkat çekerek, bu caminin Yivli Minare olduğunu ileri sürer. Yapının Alâeddin Camii diye tanınmasını göz önünde bulundurarak, Yivli Minare Camisi’nin I. Alâeddin Keykubad’ın saltanat yıllarında inşa edilmiş olabileceğini belirtir.

Değerlendirme: Geçirmiş olduğu onarımlarla, Anadolu Selçuklu döneminde inşa edilen yapıdan günümüze hangi mimari unsurların ulaştığı tam olarak bilinmez. Caminin yanı başındaki minare ile olan ilişkisi de tam olarak açığa çıkmamıştır. Öncelikle minare ve cami arasındaki ilişkinin tespit edilmesi için arkeolojik yapılara ihtiyaç duyulmaktadır. Günümüzdeki cami beylikler devrine ait bir eser olsa da, onun öncesinde Anadolu Selçuklu dönemine ait şehrin ilk ulu camisinin burada bulunduğu bilinmektedir. Diğer taraftan yapının kiliseden dönme bir yapı olduğu bazı araştırmacılar tarafından ifade edilse de bu durum kesinlik kazanamamıştır.

Kaynakça: DURUKAN, Aynur; “Alâeddin Keykubad Döneminde Antalya”, Antalya 2. Selçuklu Eserleri Semineri, Antalya, 1988, s.26-51.
ERTEN, S.Fikri; Antalya Vilayeti Tarihi, İstanbul, 1940.
KIRMIZI, Mete; “Yivli Minare ve Külliyesi”, Antalya 1. Selçuklu Eserleri Semineri 22-23 Mayıs 1986, Antalya Valiliği, Antalya, 1986, s. 37-47.
YILMAZ, Leyla; Antalya (16.Yüzyılın Sonuna Kadar), Ankara, 2002.
TURAN, Osman; “Mübazereddin Er-Tokuş ve Vakfiyesi” Belleten, C. XI, S. 43, Ankara, 1947, s. 415-429.

Galeri