ATABEY ERTOKUŞ KÜMBETİ

Yerin adı: Isparta ili, Atabey ilçesi Müftü mahallesinde bulunmaktadır.

Yapım Tarihi: Medrese, ramazan -621 / Eylül 1224 yılında yapıldığına göre, türbenin bu tarihten bir süre önce, fakat yakın bir zamanda inşa edildiği düşünebilir.

Kitabe: Türbeye ait bir kitabe yoktur. Bitişiğindeki medresenin girişi üzerinde ise beş satırlık bir kitabe vardır.

Vakfiye: 669/ 1270–1271 yılında tanzim edilmiş olan vakfiyesindeki bir kayıtta ‘Merhum Emir Mübarizüddin Ertokuş bin Abdullah (Allah ona rahmet etsin) Ağlos köyünde bulunan müştemilâtıyla – bütünüyle- medreseyi, Dadil köyündeki hanı …’ sözleri geçer. Burada müştemilâtıyla sözü ile medresenin etrafındaki yapıların kastedildiği düşünebilir ki, ilk akla gelen türbedir.

Kurucu: 669/ 1270–1271 yılında tanzim edilmiş olan vakfiyesindeki kayıt, türbenin Ertokuş’ a ait olabileceğini teyit eder durumdadır. Mübarizüddin Ertokuş , I.Gıyaseddin Keyhüsrev, I. İzzeddin Keykavus ve I. Alaaddin Keykubad zamanlarında Antalya ve havalisinde uzun yıllar valilik etmiş ve II. Gıyaseddin Keyhüsrev’ e atabey tayin edilerek Erzincan’ a gönderilmiştir. Bundan sonra kaynaklarda adı geçmeyen Ertokuş’ un Alaaddin Keykubat’ ın vefatından bir müddet önce öldüğü tahmin edilmektedir. Nerede vefat ettiği kesin olarak bilinmediğinden bu Emir, ölümünden önce yaptırdığı kabul edilen bu türbeye defnedilmiş olabilir.

Sanatçı: Bilinmemektedir.

Onarım Durumu: Eserin bilinmeyen geçmişte külâhı yıkılmış, onun yerine ahşap bir külâh yapılmış, 1962 yılında onarım esnasında bu ahşap külâhın metal kaplaması yenilenmiştir. Türbe içte de kireçle sıvanıp boyanmıştır. Çinili sandukanın, çinilerinin sırları dökülmüş ve bu kısımlar mor renkte boyanmışlardır. Eser iyi durumdadır denebilir.

Plan: Batı yüzünde bitişik sekizgen gövdeli ve külahlı bir yapıdır.6.40x6.40 m’ lik kare oturmalığın üstüne kurulu gövdenin kenarları 2.692.80 m arasında değişir. Her yüzde köşelerden 0,32 m genişlikteki tuğla ayaklar, oturmalıktan 4.95 m yukarda kesilerek, beyaz beyaz bir taş sırasıyla gövdenin üst bölümünü oluşturur. Bunu yarım yıldızlardan ve halat örgüden oluşan taş silme izler. Bundan sonraki iki sıra tuğla külahın görünen kesimleridir. Şimdi üstü çinko ile kaplıdır. Gövdede ayaklar arasındaki inceyonu kaplamalı dolgu duvarı aslında taşıyıcıdır.0.08 m. içerde kırmız ve beyaz taşlarla alacalı olarak örülüdür.

İçindeki sandukada çini izleri görülüyor. Kümbetin içindeki lahit, ajurlu firuze çinilerle kaplı olup, bunların iri motifleri atlamalı olarak birer kenarı kırık sekizgenlerin kesişmesinden meydana gelen dörtlü düğümlerle, Gaznelilerin Ribatı Mahisinden gelen örnekleri devam ettiriyor.

Doğu –batı istikametinde uzanan medresenin batı kenarında bitişik iki renkli taştan örülmüş sekiz kenarlı bir gövde ile onu örten çinko kaplı ahşap bir külahtan oluşur. Türbenin dışa açılan bir kapısı olmayıp içeriye medreseden geçilerek girilir. Batıdaki eyvanın dip duvarlarında açılmış üç geçit türbeye geçişi sağlamaktadır. Ancak ölçüleri birbirinden farklı bu üç açıklığın atkıları ile söveleri Bizans eserlerinden derlenen parçalardır. Üç açıklığın üzerinde, tuğladan üç sivri kemerli pencere duvarların derinliklerince uzanmakta ve türbe kısmında sivri kemerli birer kapı açıklığı bulunmaktadır. Eyvan döşemesine nispetle 0.65 cm. kadar yüksekte tutulmuş türbeye, ortadaki yanlardakinden biraz daha geniş ve yüksek olan bu dikdörtgen şekilli açıklıklardan geçilerek ve üçer basamak merdiven çıkılarak girilir. Türbe içte, kenar uzunlukları ile sekizgen bir mekana sahiptir. Bütünüyle kireç sıva ile kaplı iç mekan bir yarım küre kubbe ile örtülmüş, sekizgenden kubbe yuvarlağına, üçgen şeklindeki çıkmalarla geçiş sağlanmıştır. Mekan, doğu kenarı hariç ana mihverler üzerinde açılmış, 0.720.50 m. Ölçülerinde sivri kemerli üç mazgal penceresi ile aydınlatılmıştır. Zemini kare tuğla tarzında şekillendirilmiş çimento ile kaplı salonun ortasında çinili büyük sanduka koyu firuze çiniden ajurlu olarak hazırlanmıştır. Sandukanın etrafını süsleyen iri motifler, atlamalı olarak birbirini kesen kavislerlerin meydana getirdiği dörtlü düğmedir. Sandukanın güney cephesinin ortasında, sivri kemerli küçük bir pencere vardır ki bu pencere ile boş sandukanın içinde mum veya kandil yakıldığı anlaşılmaktadır. Dikdörtgen prizması şeklindeki sandukanın üzeri bir lahit kapağı ile kapatılmış ve bunun üstü, kaidenin yanlarını süsleyen motifleri tekrarlayan alçı kabartmalarla kaplanmıştır. Sekizgen gövde, dışta beyaz ve koyu kahverengi taşların alternatif sıralamasıyla örülmüş, taş satıhlardan hafifçe dışa çıkıntı yapan tuğladan köşe pilastırları bu iki renkli taş sıralarına şakuli hatlar halinde keserek bir görünüş elde edilmiştir. Pencerelerin üst kısmında, iki renkli taş sırları düzenini kaybetmekte, bazı kenarlarda iki sıra kahverengi taş üst üste kullanılırken, bazılarında, bu kısımdan itibaren beyaz taşa yer verildiği görülür. Kaplama taşların kenarları, Konya’ daki II. Kılıç Arslan Türbesinde olduğu gibi tıraşlanmıştır. Zemine göre yüksekliği fazla olmayan kare kaide üzerinde yükselen türbe tuğladan ehrami bir nihayetleniyordu. Külah yıkıldığından yerine ahşap bir külah yapılmış ve üzeri çinko ile kaplanmıştır. Gövdeden külaha iç bükey bir kornişle intikal sağlanmış olup, kornişin sathı altta, geometrik bir örgü, üstte, yarım yıldız motifleri süslenmiştir.

Üçboyutlu Özellik: Dıştan sekizgen gövdenin köşeleri, tuğla payandalarla kapanarak, değişik bir tuğla taş mimarisi tatbik edilmiştir. Kümbete medresenin batı eyvanının arkasındaki üç kapıdan girilir. Ayrıca dıştan kapısı yoktur. Kümbet medreseden önce yapılmış, sonradan buraya bağlanmış olmalıdır.

Malzeme: Bir açık, bir koyu kırmızımtırak kesme taş sıralarından, sekizgen gövde üzerine, içten kubbe, dıştan tuğladan piramit külahla örtülü bir yapıdır. Kümbete, medresenin baş eyvanından girilir. Birbirine paralel üç yoldan ikisi, yapının doğu duvarına, güneydeki ise, güneydoğusuna açılır. Sekizgen iç gövdede kenarlar 1.56–1.93 m arasında değişir. Tuğla döşemeden 2.43 m. Yukarda başlayan ve 3.21 m. De biten güney, batı ve kuzey yöndeki üç üst pencere kemerlidir. 3.51 m. Yukarda kesilen çarpık gövdeyi, içerde içeri taşkın olan yarım daire kesitli kubbe örter. Sekizgen gövdeden kubbeye geçiş, köşelere sadece birer kılıcına tuğla konmuştur. Her taraf sıvalı olduğundan duvarlarda kullanılan gereç bilinmemektedir. Gövde taş, kubbe tuğla olabilir. Ertokuş Medresesinde derleme mermerlerin bolluğu dikkati çeker. Belli ki yakınlarında bir antik yapı vardı. Baş eyvanından kümbete açılan üç kapının söve ve lentonları da bu türdendir. Ancak kümbetin başka yerinde görülmezler. Kullanılan gereç ve örgü düzenlerine bakılırsa, medrese ve kümbet arasında devir farkı anlaşılır.
Köşe pilastırlarında , külahta ve kubbede tuğla kullanılmış olup, dış duvar ve kaide taşla örülmüştür. Taşların kenarları tıraşlanmış olup, 1.25 m kalınlıktaki duvarların taşıdığı kubbeye intikal de basit bir yöntemle gerçekleşmiştir. Türbenin iç duvarlarında genişlik farkı, 35 cm. dış duvarlarında ise 11 cmdir. Bu durum türbede çalışanların yeter derecede tecrübe sahibi olmadıklarını göstermektedir.

Süsleme:

Tarihlendirme:

Değerlendirme:

Kaynakça: ASLANAPA, OKTAY, Anadolu’ da İlk Türk Mimarisi Başlangıcı ve Gelişimi, Ankara 1991.
ASLANAPA, OKTAY, Türk Sanatı Başlangıcından Beylikler Devrinin Sonuna Kadar Cilt I-II Kültür bakanlığı yayınları, Ankara, 1990
ÖNAL, HAKKI ,Anadolu Selçuklu Türbeleri, Ankara 1996
TUNCER, ORHAN CEZMİ, Anadolu Kümbetleri I, Ankara, 1986
TURAN , OSMAN ‘ Mübarizeddin Ertokuş ve Vakfiyesi’ , Belleten, cilt 11 sayı 41–44, Ankara 1947, s.415–428