Yerin adı: Elikesikhan, Konya-Doğanhisar güzargahı üzerinde, Başara Vadisi boyunca devam eden yolun 40. km’sinde Kalburcu/Güney Köyü’nde bulunmaktadır. Anadolu Selçuklu döneminde, Konya’nın batı yolu Konya’dan başlayarak Hoca Cihan Hanı’na oradan da Altınapahanı’na ulaşmaktaydı. Burada ikiye ayrılan yol Altınapa’nın kuzeybatısında Başara Vadisinde devam ederek Gelendost’a ulaşmaktaydı. Elikesikhan’da bu yol üzerinde yer almaktadır.
Günümüzde kitabesi olmayan hanın ismi ile ilgili Kalburcu Köyü halkı arasında şöyle bir söylence dolaşmaktadır. “Hanı inşa eden usta “ben bu hanı bir günde inşa edemezsem elimi kesin” şeklinde bir vaatte bulunur. Ancak usta vaadini yerine getiremez ve eli kesilir ve bu nedenle hana Elikesik adı verilmiştir.” Çevre köylerde bu söylencenin benzeri varyasyonları da anlatılmaktadır
Yapım Tarihi: XIII. yüzyılın ilk yarısı
Kitabe: Yapının günümüze gelememiştir.
Vakfiye: Yapının vakfiyesi bulunamamıştır. Fakat 1139/1726 tarihli Konya Şer’iye Sicili No 25 (C.28) Konya Elikesik Han ile ilgilidir. Bu Şer’iye Sicilinin önemli yanı hanı bir zaviye ile birlikte belirtmesidir.
Kurucu: Banisi bilinmemektedir.
Sanatçı: Sanatçısı bilinmemektedir.
Onarım Durumu: Osmanlı dönemimde de kullanılan yapının bu dönemde bazı tamirler gördüğü muhakkaktır. 1139/1726 tarihli Konya Şer’iye Sicili (No 25 C.28)’nde yapının bu tarihte kullanıldığı fakat durumunun iyi olmadığı belirtilmektedir. 1895’te yapıyı ziyaret eden F. Sarre avlunun bölümünün mevcut olmadığını fakat kapılı mekânın sağlam olduğunu belirtmektedir.
Cumhuriyet sonrası yapıda herhangi bir restorasyon çalışması yapılmamıştır. K. Erdmann’ın kervansaraylarla ilgili, ilk cildini 1961’de yayınladığı eserde, Elikesikhan’ın planında doğu avlu duvarına bitişik kapısı olmayan mekân ile buna bitişik ikinci bir mekan bir yıl önce yapılan temizlik çalışmasında ortaya çıkartılmıştır. Bunun sonucunda planda kapısız görülen mekanın girişinin batıda olduğu anlaşılmaktadır. Yapılan temizlik çalışmasından önce kapalı bölümün cepheleri büyük oranda toprak altındayken özelliklede kuzey cephe, bu çalışmanın ardından tamamen açılmıştır. Kapalı bölümde ve avlu bölümünde de yaklaşık 2 m kalınlığındaki toprak tabakası kaldırılarak duvarların gerçek boyutları ortaya çıkarılmıştır.
Yapıda gözlenen diğer bir unsur ise onun hızla yok olduğudur. 2006 yılında fotoğraflanan yapıda, kapalı mekânın orta sahnında ayakta kalabilmiş kemer bugün yıkılmış bulunmaktadır. Yapılan incelemelerde yapının bir yıl önce ağıl olarak kullanıldığı da tespit edilmiştir.
Plan: Yapı kuzey-güney doğrultusunda, boylamasına uzanan, kapalı bölüm ve avludan oluşan bir plana sahiptir. Günümüzde temel seviyesinde olan avlu mekânları ve kapalı mekânın örtü sistemi tonozdur. Kapalı mekân doğu-batı doğrultusunda iki, kuzey-güney doğrultusunda üç sıra ayak ile üç sahına ayrılmış olup, orta sahın diğer iki sahından geniş tutulmuştur. Kapalı mekânın örtü sisteminin ağırlığını altı ayağa binen, doğu-batı doğrultusunda üç, kuzey güney doğrultusunda dört kemer hafifletmektedir. Bu bölüme geçiş, güney duvarına simetrik yerleştirilmiş, dışa taşkın bir taçkapı ile sağlanmaktadır.
K. Erdmann’ın planında avlu doğu-batı doğrultusunda karşılıklı yerleştirilmiş iki bölümden ve doğu avlu duvarına bitişik girişi olamayan bir mekândan oluşmaktadır. Ayrıca avlu duvarının güneyinde bazı duvar izleri de belirtilen bu planda bazı sorunlar geçen yıl yapılan temizlik çalışmasında açığa kavuşturulmuştur. Öncelikle hamam olabileceği öne sürülen, Erdmann’ın planında girişi olmayan mekânın girişi tespit edilmiş fakat bu mekânın kuzey duvarının devamı niteliğinde olan temel seviyesi de açığa çıkarılmıştır. Yapılan bu temizlik çalışmasında ortaya çıkarılan mekânlar; doğu avlu duvarından girişi sağlanan ikinci mekân ve Erdmann’ın büyük çoğunluğunu çizebildiği fakat toprak yığılması nedeniyle tamamlayamadığı avlu güney duvarına bitişik mekândır. Moloz kaldırma çalışmasında ortaya çıkan dikkat çekici bir unsur avluda doğu-batı doğrultusunda karşılıklı yerleştirilmiş iki bölümden, doğuda bulunan birimde, kapalı mekânın güney duvarına bitiştirilmiş çok küçük boyutlardaki mekândır.
İki yıl öncesine kadar yaklaşık 2 m toprak yığınıyla kaplı olan kışlık ya da kapalı bölüm günümüzde oldukça haraptır. Bugün iç mekânda kayda değer belki de tek unsur doğuda bulunan sahnın kemerlerinde, kemerlerin oturduğu ayaklarda ve iç mekânın çeşitli yerlerinde kullanılan devşirme malzemelerdir. Bunların haricinde iç mekân bir moloz taş yığınını andırmaktadır. Avlu bölümünde yer alan mekânlardan doğu avlu duvarına bitişik, K. Erdmann’ın planında olmayan mekânın güney duvarında kırmızı renkte bazı kalem işi örnekler görülmektedir.
Üçboyutlu Özellik: Kapalı mekânın cephelerinde ilk dikkati çeken özellik, bu cephelerin sağır oluşudur. Herhangi bir bezeme programının uygulanmadığı cephelerde kullanılan çeşitli devşirme parçalar tek düzeliği bozmaktadır. Güneyde yer alan taçkapı günümüzde oldukça harap olsa da genel hatları itibarı ile taçkapının sade tutulduğu anlaşılmaktadır. Yapının birçok yerinde görülen devşirme malzeme taçkapıda da yoğun olarak kullanılmıştır. Kuzey cephede kullanılan devşirme malzeme, yapının diğer bölümlerinde kullanılanlardan farklı olarak bilinçli bir yaklaşımla ele alınmış izlenimini uyandırmaktadır.
Malzeme: Hanın kapalı bölümü ile avlu bölümü arasındaki farklı taş işçiliği dikkati çekmektedir. Kapalı mekânda moloz taş dolgu kesme taşla kaplanmış olup, duvarların alt seviyelerinde devşirme blok taşlar kullanılmıştır. Avlu bölümü yıkılmış olsa da batı avlu duvarı ile güney duvarının ayakta kalan bir kısmında da yığma taş tekniği kullanılmıştır.
Süsleme:Yapıda süslemeye neredeyse hiç yer verilmediği, yapının günümüzdeki halinden anlaşılmaktadır. Kullanılan devşirme malzemenin dağılımına ve kullanıldığı yerler dikkate alındığında, bu malzemelerin yapıda bezeme unsuru olarak kullanıldığı söylene bilir. Yapıda özellikle en dikkat çekici devşirme malzeme taçkapının batısında, duvar yüzeyinde yan yana yerleştirilmiş haçlı ve bitkisel bezemeli parçalardır.
Tarihlendirme: Kitabesi mevcut olmayan yapının tarihlendirmesinde, yapının plan tipi dikkate alınarak benzer örneklerle, Kadın Hanı, Altınapa Han, Kuruçeşme Han, yapılan karşılaştırmalar sonucunda yapının XIII. yüzyılın ilk yarısında inşa edildiğine karar verilmiştir. Fakat kapılı bölüm ile avlunun duvar işçiliğindeki farklılık, avlunun kapalı kısımdan sonra yapıldığını işaret etmektedir.
Değerlendirme: Yapının kitabesinin bulunmayışı sebebiyle benzer örneklerle yapılan karşılaştırılma ve bu örneklerin Konya çevresinde yoğunlaşması, Elikesikhan’ın XIII. yüzyılın ilk yarısına tarihlendirilmesine olanak vermiştir. Konya-Eğridir güzergahı üzerinde yer alan hanın Konya Şer’iye sicillerinden onun bir zaviye olarak da kullanıldığı ortaya çıkarılmıştır.
Hanın kapalı bölümü ile avlu bölümünde görülen farklı taş işçiliği bu iki bölümün farklı tarihlerde inşa edildiğini işaret etse de avlunun ne zaman inşa edildiği belli değildir. K. Erdmann’ın çizdiği plan bugün gördüğümüz yapının doğru planı değildir. Fakat K. Erdmann 50’li yıllarda ziyaret ettiği yapının durumunu göstermesi açısından önemlidir.
Kaynakça: ÇAYCI, Ahmet, “Elikesikhan ve Zaviyesi”, Sanat Tarihi Dergisi, XII, 2003, s.55-76.
ERDMANN, Kurt, Das Anatolische Karavansaray des 13. Jahrhunderts, I, Berlin, 1961.
GÖRÜR, Muhammet, “Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları Kataloğu” Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları, Kültür Bakanlığı, Ankara, 2007.
ÖZERGİN, M. Kemal, Anadolu Selçukluları Çağında Anadolu Yolları, İstanbul Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul, 1959.
ÖZGERGİN, M. Kemal, ""Anadolu'da Selçuklu Kervansarayları"", Tarih Dergisi, XV/20, 1965, s.141-170.
SARRE, Friedrich, Küçük Asya Seyahati, (çev. Dârâ Çolakoğlu), Pera, İstanbul, 1998.