Yerin adı: Konya şehir merkezinde, Alâeddin Tepesi’ne çok yakın olan yapı, Beyhekim Mahallesindedir.
Yapım Tarihi: Yapıya ait üç vakfiyeden, 663/1264–65 en erken tarihli olanıdır. Bundan yola çıkılarak yapının bu tarihlerde bitirildiği söylenebilir.
Kitabe: Yapıdan sadece günümüze sanatçı kitabesi ulaşmıştır.
Vakfiye: Yapıya ait; 663/1264–65, 666/1267–68, 679/1280 tarihli üç vakfiyesi bulunmaktadır.
Kurucu: Anadolu Selçuklularının önemli yerleşimlerinde birçok yapı inşa ettiren Sahip Ata Fahreddin Ali bu yapının da banisi olarak karşımıza çıkar.
Sanatçı: Taçkapıda bulunan kitabede yapının mimarı olarak Kelük bin Abdullah’ın adı geçmektedir.
Onarım Durumu: Yapı Tahir Paşa tarafından 1293/1876 ve 1317 yıllarında tamir ettirilmiştir. 1319/1901 yılında da yapının iki şerefeli minaresine yıldırım düşmesi sonucu, minare birinci şerefeye kadar yıkılmıştır.
Şer’iyye Sicil Defterinde, 27 Cemaziyelahir 1226/ 18 Temmuz 1911 tarihli kayıttan yapının ana kubbesi ve yanında bulunan iki küçük kubbesinin bazı yerleri ve mescidin saçakları, hücrelerinin kapıları tamir edilmiş ve dershanesi beyazla sıvanmış duvarları elden geçirilmiştir.
Yapı 1954 yılında kısmi bir onarım görmüş ve 1956 yılında da Selçuklular Devri Taş ve Ahşap Eserler Müzesi haline getirilmiştir. Günümüzde halen müze olarak kullanılan yapı 1990’lı yıllarda geçirdiği geniş çaplı onarım sayesinde iyi durumdadır.
Plan: Kapalı avlulu, iki eyvanlı ve tek katlı yapı doğu-batı doğrultusunda gelişen kareye yakın dikdörtgen bir alana sahiptir. Yapıya giriş, doğu cephe ekseninde yer alan dışa taşkın taçkapıdan yapılmaktadır. Geçiş unsuru pandantif olan kubbeni örttüğü avluya, kuzey ve güney yönlerde dörder öğrenci odaları açılmaktadır. Giriş eyvanının tam karşısında bulunan, beşik tonoz örtülü ana eyvanın kuzey ve güneyinde kubbe ile örtülü iki mekân yer alır. Yapının kuzeydoğu köşesinde günümüze ulaşmayan mescidi ve tek şerefesine kadar ayakta kalan minaresi yer alır.
Taçkapıdan geçerek çapraz tonoz örtülü giriş eyvanından aydınlık açıklığı olan kubbe ile örtülü avlu mekânına ulaşılır. Ortasında küçük bir havuzu bulunan avluya açılan öğrenci odalarının kapıları dikdörtgen şeklindedir. Avlu mekânından sivri kemerli ana eyvana birkaç basamakla çıkılır.
Üçboyutlu Özellik: Doğu cephe ekseninde bulunan taçkapı haricinde cepheler oldukça sadedir. Cephelerde vurgu tamamen sivri kemerli girişi olan taçkapıya ve minare yapılmıştır.
Malzeme: Yapıda da tercih edilen malzeme taş, tuğla ve sırlı tuğla olmuştur. Beden moloz taş dolgu beden duvarları düzgün kesme taşla kaplanmıştır. Örtü sisteminde de tuğla ve sırlı tuğla kullanılmıştır. Tuğla ve sırlı tuğlaya ayrıca minarenin gövdesinde yer verilmiştir.
Süsleme: Yapının cephesinde süslemenin görüldüğü yer taçkapı ve minaredir. Taçkapının neredeyse hiçbir yüzeyi boş bırakılmamıştır. Genel olarak diğer Anadolu Selçuklu yapılarının taçkapılarında karşılaştığımız yoğun geometrik süsleme burada karşımıza çıkmaz. Bu yapının taçkapısında süsleme unsuru olarak özellikle de bitkisel motifler dikkat çeker. Taçkapının en dışında görülen kaval silme alt kısımda düğüm yaparak devam eder onu içi doğru takip eden şeritlerde ise romi motiflerinin yer aldığı bordür, üzerinde meandırların bulunduğu kaval silme ve yazı bordürüne yer verilmiştir. Özellikle taşkapının üst orta seviyesinden aşağı doğru iki şerit halinde inen yazı kuşağı kapının sivri kemeri üzerinde düğüm yapar ve sonrasında birer şerit halinde sivri kemerin yüzeyinde son bulur. Taçkapının alışılmışın dışındaki kavsarası içerisnde karşılıklı yerleştirilmiş, yüksek kabartma meyvesi bulunan bitkisel motif, benzerine birkaç yapıda rastladığımız bir süslemedir.
Minarenin kaidesinde düğüm yapan kaval silmelerle oluşturulmuş yan yana iki yüzey tamamen rumi motifleri ile bezenmiştir. Tuğla ile yapılmış minare gövdesinde sırlı tuğlalarla çeşitli geometrik motifler elde edilmiştir. Özellikle de gövde boyunca devam eden sırlı tuğla ile yapılmış silmeler ilginçtir.
İç mekanda kubbede, kubbeye geçişi sağlayan pandantiflerde ve öğrenci odalarının kapıları üzerinde yer ala sivri kemerli pencerelerin alınlıklarında, Ana eyvanın sivri kemeri ve tonozunda farklı yoğunluklarda sırlı tuğla ve mozaik çini kullanılmıştır.
Tarihlendirme: Yapıya ait üç vakfiyeden, 663/1264–65 en erken tarihli olanıdır. Bundan yola çıkılarak yapının bu tarihlerde bitirildiği söylenebilir.
Değerlendirme: Aslında zaman içerisinde oldukça harap olan yapı geçirdiği onarımlarla, özellikle de son onarımlarda iyi duruma getirilmiştir. Anadolu Selçuklu Mimarisinde kapalı avlulu medreselerin iyi bir örneği olmakla kalmayıp Kösedağ Savaşı sonrasında Anadolu Selçuklu mimarisinde süsleme anlayışındaki değişime de iyi bir örnek olan yapı, mimari kurgu ve süslemede Anadolu Selçuklularının çok değerli mimari örneğidir
Kaynakça: ATÇEKEN, Zeki;Konya Selçuklu Yapılarının Osmanlı Devrinde Bakımı ve Kullanılması, T.T.K, Ankara,1998.
KURAN, Aptullah, Anadolu Medreseleri, I, Ankara,1969.
KUBAN, Doğan; Selçuklu Çağında Anadolu Sanatı, YKY, İstanbul, 2002.
KONYALI, İ. Hakkı; Abideleri ve Kitabeleri İle Konya Tarihi, Burak Matbaası, Konya,1997.
SÖNMEZ, Zeki; Başlangıcından 16. Yüzyıla Kadar Anadolu Türk Mimarisinde Sanatçılar, T.T.K., Ankara,1989.
YASA, Azize, Anadolu Selçuklularında Türk İslam Şehri Olarak Konya (3 cilt),Yayınlanmamış Doktora Tezi, Hacettepe Üni. Sos. Bilm. Ens. Ankara, 1996.