İnsanın süreklilik yapısı içeren belleği ve birikimiyle oluşan uygarlıkla, doğanın sunduğu maddeye biçim vererek onları işlevsel hale getirmenin eylemi olan teknik gelişimin bir özetidir camın serüveni. Teknik bir ihtiyaç olarak başlayan bu gelişime zamanla duygu, düşünce ve toplumsal değerlerin bir anlatım aracı olmuştur. Anadolu ise bu serüvenin yaşandığı en önemli coğrafyalardan birisidir. Kültürler ve halklar mozaiği olan Anadolu coğrafyasında konumlanmış kültürlerden birisini oluşturmuştur Anadolu Selçukluları. Anadolu Selçuklu siyasal ve kültürel iktidarı beraberinde bir üretim programı da oluşturmuştur.
Anadolu Selçuklularının kültürel anlamdaki önemli üretimlerinden birisi de zengin bir figüratif uygulama ve değerlendirme alanı yaratmalarıdır. İslam'da figüratif sanatla ilgili birçok değerlendirme yapılabilir. Maalesef birçok alanda olduğu gibi bu alanda da bir bilgi eksikliği ve beraberinde gelen ufku dar analizler atmosferi anlamlandırmada güçlükler oluşturmaktadır. Figüratif ağırlıklı sanatsal atmosfer 8-13.yy.'lar arasında çok sık kullanılmıştır. Oldukça zengin ve anlam yüklü bu sembolizm ifadeleri Anadolu Selçuklu sanat ve zanaat ortamında sıklıkla kullanılmıştır. Ve bu sembolizm, uygulama aşamasında madenden seramiğe çeşitli malzemeler üzerinde kullanılmıştır.
Kendine özgü mimari üslup ve malzeme zenginliğine sahip Anadolu Selçukluları küçük sanatlarda da zengin bir üretim meydana getirmişlerdir. Yapılan kazı çalışmalarının yetersizliğinden ve malzemenin hassasiyetinden dolayı Anadolu Selçuklu cam sanatı hakkında oldukça kısıtlı bir bilgiye sahibiz. Küçük sanatlar alanında çalışan uzmanlara kıyasla cam sanatı ve üretimiyle ilgili konular üzerinde inceleme, araştırma yapan bilim insanı sayısının çok az olması bu alandaki yetersizliğin en büyük nedenidir. Bir kısmı yurtdışındaki müzelerde bulunan az sayıda cam buluntu incelenmiş ve gerekli bilgilendirmeleri yapılmıştır. Anadolu Selçuklu Cam Sanatı ile ilgili en aydınlatıcı veriler Beyşehir gölü çevresinde bulunan Kubadabad Sarayı kazı çalışmalarında elde edilmiştir. Diğer bir envanter alanı ise Adıyaman Samsat bölgesidir. Samsat ve Kubadabad kazılarında benzer örnekler tespit edilmiştir.
Sultan Alâeddin Keykubad'ın yazlık sarayı (1219-37) olan Kubadabad Sarayı kazı çalışmalarında renksiz, kobalt mavisi, yeşil, bordo ve sarı renklerde ince cidarlı cam parçalardan çok miktarda bulunmuştur. Kadeh, şişe, tabak ve benzeri objelere ait olduğu düşünülen bu kırık parçaların nerede üretildiğine dair farklı iddialar vardır.
Anadolu Selçuklu cam üretimiyle ilgili en önemli buluntu 1966 yılındaki kazılarda bulunan bir tabaktır. Günümüzde Konya Karatay Müzesinde sergilenen eserin üzerinde bir kitabe bulunmaktadır. Amber renginde, altı düz tabağın II. Gıyaseddin Keyhüsrev için yapıldığı ve kitabesinde ona övgüler sıralandığı tespit edilmiştir. Tabağın ortasında bozulmadan dolayı çok zor fark edilen bitkisel arabesklerle süslü bir rozet, arka yüzde ise palmetlerden oluşan arabesk bir bordür vardır. Kitabedeki yazı üslubu Halep işine benzetildiğinden tabağın burada üretildiği düşünülmektedir.
Kubadabad Sarayı'ndan bir başka cam buluntu örneği ise alçı şebekeleriyle gömülü halde bulunan kenarları kıvrımlı pencere camlarıdır. Sarı, pembe, yeşil ve kobalt mavisi renklerde üretilmiş ortası kalın, bombeli ve kenarlara gidildikçe incelen pencere camlarıdır. Filgözü ya da crown glass olarak adlandırılan bu camların burada üretildiği düşünülmektedir.
Kubadabad Küçük Saray buluntularında ise iki adet kandil ve bir adet sürahi envantere geçirilmiştir. Kırık olarak ele geçirilen bu parçalar tüme yakın olarak birleştirilebilmiştir.
Adıyaman ili Samsat kazılarında çoğu geniş ağızlı, gövdesi dibe doğru daralan kadeh parçaları bulunmuştur. İnce cidarlı ve yeşilimsi cam madenle yapılmış, kabaralı bordürlerle çevrelenmişlerdir. Kabaralı bordürlerde altın yaldız işçiliği olduğu düşünülmektedir. Bordürlerde kûfi ve nesih yazıyla sipariş edene veya kullanıcısına övgü ve iyi niyet dilekleri yazılmıştır. Bu bardakların benzer örneklerine Suriye ve Hama'dada rastlanmaktadır.
Samsat kazılarındaki buluntular arasındaki bir diğer grup ise balık figürlü mineli bardak parçalarıdır. Samsat'da bulunan parçaların bir benzeri olduğu düşünülen ve balıklı bardak olarak adlandırılan eser British Museum'da sergilenmektedir. Masal ve burç hayvanı olarak sembolize edilen bu figür mimaride, seramikte ve cam malzemede kullanılmıştır. Türk-Çin hayvan takviminde bulunan bu figürin balık ve yumurtalarından dolayı bereket ve bolluk simgesi olarak kullanılmış olmalıdır. İbn Bibi aktarımında balık üzerinde duran dünyadan ve balığın merkez alındığı bir anlam boyutundan söz etmektedir.
Yurt dışındaki müzelerde bulunan bir başka örnek ise British Museum'da sergilenen avcı figürlü bir cam parçasıdır. Mertlik ve yiğitlik simgesi olarak kullanılan avcı figürü mavi zemin üzerine yaldızla detaylı bir şekilde işlenmiştir.
Cam sanatı tarihi ve arkeolojisi çalışan bilim insanlarının genel kanısı bu üretimin Suriye kökenli olması noktasındadır. Suriye'de çok sayıda bulunan cam buluntular bölge bölge tasnif edilmiştir. Fakat girişte belirttiğimiz gibi Anadolu coğrafyası henüz net bir tanımlama olanağı vermemektedir. Yapılan araştırmalar cam üretim ve hammadde tedarik işleminin uzun binyıllardan beri süregeldiğini göstermiştir. Bu da beraberinde yoğun bir üretim sağlamıştır. Bir başka tespit ise cam ustaları için yapılmakta ve camcıların gezgin ustalar olduğu sonucuna varılmaktadır. Tüm bu bilgiler beraberinde bir karmaşa da doğurmaktadır. Gerek mimaride gerekse küçük sanatlarda zanaatla sanatı birleştirip ustalık isteyen ürünler ortaya koyan bir kültürün cam üretimi yapmış olması güçlü bir ihtimal olarak değerlendirilmelidir. Kazı çalışmalarının ve bilimsel analizlerin devam etmesi halinde bu olasılığın bir gerçekliğe dönüşeceğini düşünmekteyiz.
KAYNAKÇA
- ÖZGÜMÜŞ,Üzlifat, Anadolu Camcılığı, Pera Yayıncılık,İst 2000.
- ARIK, Rüçhan, Kubad Abad, Türkiye İş Bankası Yayınları,İst 2000.