EMİR KANDEMİR (KIZILÖREN) HANI

Yerin adı: Konya-Beyşehir yolunda, Konya’ya 41 km uzaklıkta bulunan han Konya’dan Beyşehir arasındaki dördüncü konaklama noktasıdır. Bugünkü karayolunun solunda kalan yapı bazı araştırmacılar tarafından farklı isimlerle adlandırılmıştır. İ. Hakkı Konyalı yapının banisine atfen Emir Kandemir Hanı, yapının ova (yazı) önünde bulunmasından dolayı da Yazı Önü Hanı olarak adlandırmaktadır. İ. Hakkı Konyalı, bu han için yaygın olarak kullanılan Kızılören adını ise aynı güzergâhta yer alan Kuruçeşme Han için kullanmıştır. Han, Kızılören adını ise bir iki km doğuda bulunan Kızılören yerleşim yerinden almıştır. Yapı banisinin bilinmesi ve 400 m güneydoğusunda yer alan ikinci bir yapı ile bir isim karmaşası yaşanmaması için, yayınlarda Kızılören Han adı altında tanıtılan bu yapı Emir Kandemir Hanı adı altında tanıtılacaktır.

Yapım Tarihi: 603/1206

Kitabe: Yapının 1980’li yıllarda kaybolan ya da çalınan Selçuklu sülüsü ile Arapça yazılan kitabesi, bu tarihten önce bazı araştırmacılar tarafından yayınlanması sayesinde, yapının 603/1206 tarihinde inşa edildiği ve banisinin kim olduğu bilinmektedir.

Vakfiye: Vakfiyesi bulunamamıştır.

Kurucu: Kitabede Emir Kandemir olarak geçen baniyi K. Erdmann Emir Şah adıyla bilinen Emir Tutluğ/Kutluğ bin Mehmed olarak belirtir.

Sanatçı: Bilinmiyor.

Onarım Durumu: Konya-Beyşehir güzergâhında bulunan diğer kervansaraylar ile karşılaştırıldığında Emir Kandemir Hanı gayet iyi durumdadır. Diğer birçok Anadolu Selçuklu hanları gibi Emir Kandemir Hanı’nda Osmanlı döneminde kullanılmış ve bazı onarımlar yapılmış olmalıdır. Cumhuriyet döneminde yapıda herhangi bir restorasyon çalışması yapılmamıştır. Yapının bazı yerleri günümüze yıkılmış bir halde ulaşmıştır. Özellikle Kapalı mekan orta sahının tonoz örtüsünün tamamı ve yan sahınların bazı yerleri yıkılmıştır. Kapalı mekanın doğu duvarının orta sahına denk gelen yeri, kapalı mekana girişi sağlayan taçkapının bazı kısımları, avlu mekana girişi sağlayan beşik tonozun üstündeki mescid ve yanındaki iki mekanın örtüleri, mescidin mihrabı, bu üst kata çıkışı sağlayan kuzey ve güneyde yer alan iki merdiven, doğu cephenin bazı kısımları yıkılmıştır.

Plan: Doğu-batı doğrultusunda kapalı ve avlu mekânından oluşan han, Anadolu Selçuklu mimarisinin klasik han planındadır. Batıda yer alan, dışa taşkın girişin kuzeyinde dört ayağı birbirine bağlayan kemerlerin taşıdığı çapraz tonozlu mekan ve güneyinde girişi avludan sağlanan tonoz örtülü mekan yer alır. Tonoz örtülü girişin avluda yıkılmış bulunan merdivenlerle ulaşılan ikinci katında, yan yana üç mekan bulunmaktadır. Bunlardan kuzeyde bulunan mekân mescit olarak kullanılmış olup K. Erdmann çizdiği planda mescidin örtüsünü çapraz tonoz olarak belirtmiştir. Girişin ikinci katında yer alan diğer iki mekan bir geçit ile birbirine bağlanmıştır. Bu iki mekânın örtüsü de tonozdur. İkinci katta yer alan üç makanın batıda birer pencereleri bulunmaktadır.

Avluda kuzey ve güneyde karşılıklı simetrik olarak yerleştirilmiş tonoz örtülü sekiz eyvan yer almaktadır. Avlunun doğu ucunda kuzey ve güneyde yer alan iki eyvandan, kapalı mekânın kuzey ve güney duvarına bitişik, dikdörtgen ve tonoz örtülü iki mekâna geçiş sağlanmaktadır. Avlunun sağır cepheleri kuzeybatı ve güneybatı köşelerinde köşe kuleleri ile kuzey ve güney cephede yer alan birer payanda ile desteklenmiştir.

Dışa taşkın bir taçkapı ile ulaşılan kapalı mekân; on ayağa oturan, doğu-batı doğrultusunda on iki kemerle üç sahna ayrılmıştır. Orta sahın diğer iki sahından biraz daha geniş tutulmuştur. Tonoz örtünün ağırlığını da kuzey-güney doğrultusunda dokuz kemer taşımaktadır.

Üçboyutlu Özellik: Yapıda dikkat çeken unsurlardan biri kendinden önceki konaklama noktası olan Kuruçeşme Han’a kıyasla Emir Kandemir Hanı’nda çok az devşirme malzeme kullanılmıştır. Bu devşirme malzemelerden ilginç olanı avlu batı cephesinde, dışa taşkın mekânlardan güneyde bulunan mekanın girişinde lento olarak kullanılan mimari parçadır. Aynı cephede yer alan diğer mekânın batı, kuzey ve güneyinde kemer açıklıkları bulunmaktadır. Bu mekânda bulunan çeşmenin küçük boyutlardaki yalağı hem bu cephede hem de avlu duvarında mescide çıkan merdivenin altında bir uzantısı bulunmaktadır. Yapının 1980’li yıllarda çekilen fotoğraflardan kapalı mekanın tabanının taş kaplama olduğu anlaşılmakla birlikte günümüzde toprak yığılması nedeniyle bu kaplama görülememektedir.

Yapının avlu ve kapalı mekânlarında görülen taş işçiliği özellikle batı cephedeki giriş bölümü ve üstündeki mescit ve diğer iki mekânda görülen işçilik kadar itinalı değildir.

Girişin, yapının batı cephesinde bulunması nedeniyle bu cepheye diğer cephelerden daha fazla önem verilmiştir. Bu vurgu cephede görülen taş işçiliği, anıtsal girişi ve köşe kulelerinden anlaşılmaktadır. Avlunun kuzey ve güney cephelerinde de görülen bu kaliteli taş işçiliği kapalı mekânın cephelerinde görülmemektedir.

Malzeme: Hanın duvar örgüsünde, yığma taş ve duvar kaplaması olarak da kesme taş kullanılmıştır. Taş malzemenin yoğun olarak kullanıldığı yapıda bazı yerlerde mermer devşirme mimari parçalar kullanılmıştır.

Süsleme: Genel olarak sade bir görünüme sahip olan yapının bazı bölümlerinde süslemeye yer verilmiştir. Süslemenin yoğunlaştığı yer ise girişin üstünde yer alan mekanların girişi ve mescidin mihrabıdır.

Mescide girişi sağlayan kapının dış çerçevesinde bazı yerleri tahrip olmuş yarım yıldız kompozisyonları yer alır. Tek parçadan oluşan lento yüzeyinde de kazıma yolu ile oluşturulan kompozisyonla bir birine geçme taş görüntüsü verilmiştir. Lentonun üstünde de profilli bir taş kuşağı yer almaktadır. İkinci kata girişin sağlandığı diğer kapının lento ve söveleri yıkılmış olsa da aynı süsleme programı burada da uygulanmış olmalıdır.

Mescidin günümüze bazı kısımları tahrip edilmiş bir halde ulaşan, düzgün kesme taştan yapılmış mihrabın, sağlam halini gösteren fotoğraflardan çok iyi bir taş işçiliğine sahip olduğunu görmekteyiz. Bu fotoğraftan yarım daire şeklinde olan mihrap nişinin kavsarasının istiridye motifli olduğu görülmektedir. İnce profillerle birbirinden ayrılan bordürleri yarım yıldız kompozisyonlarının yer aldığı başka bir bordür çevrelemektedir. Mihrabın en dış bordüründe de dairesel motiflere yer verilmiştir. Bordürleri belirginleştirmek için aralarına, günümüzde de görülebilen, aşıboyası ile ince şeritler çekilmiştir.

Tarihlendirme: 1980’li yıllarda yok olan ve yayınlanan kitabe sayesinde, yapının kesin inşa tarihi bilinmektedir.

Değerlendirme: Kızılören Han her ne kadar Anadolu Selçuklu mimarisinin klasik han planına sahip olsa da batı cephede yer alan anıtsal giriş ve kapalı mekânın kuzey ve güney cephelerine bitişik iki mekân, Kızılören Han’a farklılık katmaktadır. Yapıda devşirme malzemenin çok sınırlı kullanımı da dikkat çekicidir. Kızılören Han, Konya-Beyşehir güzergahında yer alan diğer kervansaraylarla karşılaştırıldığında sağlam durumda olsa da başlayan bozulmaya ve definecilere karşı acilen koruma altına alınmadır.

Kaynakça: "ARIK, R. O., Ankara-Konya-Eskişehir-Yazılıkaya Gezileri, Ankara, 1956.
BAŞ, Ali, ""Anadolu Selçuklu Dönemi Konya Kervansarayları "", Çekül Sanatsal Mozaik, C. 3, S. 33, 1998, s. 60- 69.
BAŞ, Ali, ""Konya-Hatunsaray-Seydişehir Kervanyolu Üzerine Düşünceler"", V. Milli Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Seminerleri Bildirileri, 25- 26 Nisan, 1995, Konya, S.Ü. Basımevi, Konya, 1996, s.141- 167.
DEMİR, Ataman, ""Anadolu Selçuklu Hanları. Kızılören Hanı"", İlgi, 46, 1986, s.8-13.
ERDMANN, Kurt, Das Anatolische Karavansaray des 13. Jahrhunderts, I, Berlin, 1961.
KARAOĞLU, Zeynep Alp, ""Konya Yakınındaki Kızılören Han'ın Tanıtımı ve Değerlendirilmesi"", I. Uluslar Arası Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Kongresi- Bildiriler I (11- 13 Ekim 2000) , Selçuk Ünv. Selçuk Araştırmaları Merkezi Yayını, Konya, 2001, s. 461- 475.
KARPUZ, Haşim, “Konya Kızılören Hanı”, Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara, 2007, s. 89-103.
KONYALI, İbrahim Hakkı, Abideleri ve Kitabeleri ile Konya Tarihi, Konya, 1964.