KARATAY HANI

Yerin adı: Kayseri-Kahramanmaraş kervan yolu üzerinde bulunan yapı, Kayseri’nin Bünyan ilçesine bağlı, Karatay diğer bir isimle Karadayı Köyü’nde yer alır.

Yapım Tarihi: H. 638 / M. 1240.

Kitabe: Yapının avlu ve kapalı mekân taçkapılarında benzer kurgu ile hazırlanmış iki kitabe bulunmaktadır. Avlu taçkapısında yer alan kitabe dört satır olarak hazırlanmıştır. Üst iki satır dilimli kemer formunda hazırlanmış olup, son iki satır yatık dikdörtgen biçimindedir. Beyaz mermer üzerine kabartma olarak hazırlanan kitabe Arapça yazılmıştır. Kapılı mekânın taçkapısında bulunan kitabe mermer üzerine üç satır halinde hazırlanmıştır. Kitabenin ilk satırı yuvarlak kemer biçimindedir.

Avlu taçkapısı üzerinde bulunan kitabe;

“Mülk Allah’ındır. Bir, baki ve daim olan Allah’tır. En ulu sultan, hükümdarlar hükümdarı, âlemde Allah’ın gölgesi, dünya ve dinin yardımcısı, fetih babası, emirülmü’minin kasimi (rızık dağıtanı) Keykubad oğlu Keyhüsrev (zamanında), hicretin 638 (M. 1240) tarihinde (inşa edilmiş) olduğu”

Kapalı bölümün taçkapısı üzerinde yer alan kitabe;

“O Allah’tır. Mülk, daim ve baki olan Allah’ındır. En ulu sultan, hanlar hanı, ümmetlerin sahip ve mutasarrıfı, âlemdeki sultanların 

Vakfiye: Yapıya ait vakfiye günümüze ulaşabilmiş ve O. Turan tarafından yayınlanmıştır. Karatay Hanı vakfiyesi 1247 yılında düzenlenmiş olup, hanın işleyişi, vereceği hizmetler, handa çalışan kişilerin görevleri gibi noktalar detaylı bir şekilde belirtilmiştir. Vakfiyede verilen bu tür bilgiler genel olarak Anadolu Selçuklu hanlarının işleyişine de ışık tutmaktadır.

Kurucu: Anadolu Selçuklu sarayında çeşitli görevlerde bulunmuş, uzun yıllar vezir olarak görev yapmış Celaleddin Karatay, bu hanı inşa ettirmiştir. Han, banisinden dolayı Karatay Hanı olarak bilinmektedir.

Sanatçı: Yapıda çalışan ustaların belirtildiği herhangi bir sanatçı kitabesi bulunmamaktadır.

Onarım Durumu: Günümüzde kullanılmayan yapı, geçirdiği bazı onarımlarla zamanımıza iyi bir durumda ulaşsa da bakımsız bir haldedir. Yapının üzerinde herhangi bir onarım kitabesi bulunmasa da Osmanlı döneminde bazı onarımlar geçirmiş olmalıdır. Çeşme Eyvanı olarak isimlendirilen, giriş eyvanının batısında kalan mekan Osmanlı döneminde türbeye dönüştürülmüştür. Yapı Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 1958-62 yılları arasında restore ettirilmiştir.

Plan: Kuzey-güney doğrultusunda gelişim gösteren yapı açık avlu ve kapalı mekândan oluşan karma planlı bir han örneğidir. Sahip olduğu bu planla Aksaray Sultan Hanı’na benzeyen yapının avlu girişi güney cephede ana eksende yer alır. Taçkapı sonrasında dâhil olunan uzun giriş eyvanı beşik tonoz örtülü olup, batısında bazı görevli odaları ile Çeşme Eyvanı olarak isimlendirilen mekânlar yer alır. Giriş eyvanının doğusunda mescit, hamam ve görevlilerin kullandığı servis mekânları yer almaktadır. Avlunun doğu kanadında beşik tonoz örtülü mekânlar girişleri batı yönüne açılan kapı açıklıklarından ibarettir. Batı kanatta sıralanan yine beşik tonoz örtülü mekânlar doğu yönüne açılan eyvan niteliğindedir. Kapalı mekânın güney cephe eksenindeki taçkapı vasıtası ile girilen kapalı bölüm; doğu-batı doğrultusunda paralel uzanan yedi sahn ve bu sahnları merkezde kuzey-güney doğrultusunda dikey olarak uzanan tek bir sahn kesmektedir. Kapalı mekânın merkez noktası kubbe ile diğer yerler beşik tonozla örtülmüştür. Kapalı mekânın doğu ve batı duvarlarında yer alan üçer mazgal pencere ve merkez noktayı örten kubbenin kasnağında açılan mazgal pencerelerle aydınlatılır.

Avlunun sivri kemerli beşik tonoz örtülü giriş eyvanının batısında basık kemerli bir giriş ile sivri beşik tonoz örtülü muhtemelen servis mekânı olarak kullanılan odaya geçilir. Aynı duvar yüzeyinde yüksek sivri kemerli açıklıktan bir koridor vasıtası ile “L” planındaki bir diğer servis mekânına ulaşılır. Giriş eyvanının batı duvarında yer alan son sivri kemerli açıklık Çeşme Eyvanı’na aittir. Çeşme Eyvanı’nın da iki farklı örtü sistemi görülür. Giriş kısmı beşik tonoz, geri kalan bölümü yıldız tonozla örtülmüştür. Giriş eyvanının doğu duvarında ise küçük basık kemerli tek bir kapı bu yöndeki servis mekânına açılır. Girişi eyvanının doğusunda yer alan mescidin girişi avluya açılmaktadır. Kubbe ile örtülü mescitte kubbeye geçişler mukarnas dolgulu tromplarla sağlanmıştır. Mescidin mihrabı basit bir nişten ibaret olup, küçük mukarnaslı kavsara ile son bulmaktadır. Yapının diğer mekânları ile kıyaslandığında sadelikten uzak olan mekânlar olarak mescit, Çeşme Eyvanı ve hamam ortaya çıkmaktadır. Avlunun diğer mekânlarında sivri kemer ve sivri kemerli beşik tonoz gibi ortak unsurlar kullanılmıştır. Zemini taş döşeme olan kapalı mekânda ise bahsedilmesi gereken seki sistemidir.

Üçboyutlu Özellik: Küçük bir kale görünümdeki hanın duvar yüzeyleri sade olsa da cephelerdeki tekdüzelik farklı formlardaki payandalarla giderilmiştir. Ayrıca iki payanda arasında kalan duvar yüzeylerindeki figürlü düzenlemeye sahip bazı çörtenler cephelerde hareketliliğe katkı sağlamaktadır. Cephede payandalar ve çörtenler haricinde asıl vurgu taçkapılardadır. Avlunun doğu cephesinin güney uçunda görülen küçük sivri kemer hamamın külhanına açılır.

Malzeme: Yapının moloz taş dolgusu düzgün kesme taşlarla kaplanmıştır. Örtü sisteminde de kesme taş tercih edilmiştir. Yapıda farklı malzeme olarak dikkat çeken kitabelerdeki mermerlerdir. Yapıda kesme taşın kullanılması ona vakur bir duruş kazandırmıştır.

Süsleme: Zengin bir süsleme programına sahip yapı, Anadolu Selçuklu sanatının taş tezyinatına iyi bir örnektir. Avlu giriş cephesinde beden duvarlarından yüksek tutulan taçkapıda çok kollu yıldız kompozisyonu ile bezenmiş bordür meandır şeritleri ile sınırlandırılır. İçe doğru ikinci bordürü yarım yıldızı motiflerin tekrarlanması ile oluşturan bordür takip etmektedir. Mukarnaslı kavsara yüzeylerinde bitkisel süslemelerin yer aldığı iç içe iki sivri kemerle çevrelenir ve bu kemerlerin üst kısmında sağlı sollu kabaralar yer alır. Taçkapıda yazı unsuruna kitabe haricinde yer verilmemiştir. Güney cephede taçkapının iki yanında yer alan payandanın ön yüzünde iri zencerek motiflerine yer alır. Bu cephede figürlü süsleme örnek olarak karşımıza çörtenler çıkmaktadır. Özellikle taçkapının batısındaki çörtenin ön yüzünde kabartma olarak işlenmiş oturan bir insan figürü dikkat çeker. Çörtenini yan yüzeylerinde ise yine kabartma olarak boğa figürleri görülür. Yapının süsleme kompozisyonu açısından en zengin ve ilginç noktası Çeşme Eyvanı adıyla belirtilen eyvanın dış yüzeyindeki kompozisyondur. Bu noktada eyvan girişini dışta üç yönde mukarnas hattı çevrelemektedir. Mukarnaslar arasında kuş, ejder, köpek, tavşan, boğa, kaplan, arslan, fil gibi farklı hayvansal figürler kullanılmıştır. Mukarnaslı bordür sonrasında içe doğru geometrik motiflerle bezenmiş ve yine eyvan girişini üç yönde çevreleyen geniş bir bordür yer alır. Geometrik süslemenin görüldüğü bordürün yan bölümleri tahrip olmuştur. Bu yüzden bordürün karakteri üst kısımda çok daha iyi görülebilir. Hanın giriş bölümünde bezemeye, giriş eyvanının avluya bakan yüzeyinde silmelerin üst kısımda ejder dönüşmesi ile son nokta konur. Hanın kapalı mekanına girişi sağlayan taçkapıda ve mescit bölümünde süsleme olarak benzer unsurlar tekrar etmektedir.

Tarihlendirme: İki bölümden oluşan yapının avlu mekânı için hazırlanan kitabede avlunun inşa tarihi verilmektedir. Fakat kapalı mekânın taçkapısında bulunan kitabede I. Alâeddin Keykubad’ın adı geçmekle birlikte tarih kaydı düşülmemiştir. Bu iki kitabeden çıkan sonuç; kapalı mekânın I. Alâeddin Keykubad’ın ölümünden hemen önce, avlu mekânının da H. 638 / M. 1240 tarihinde II. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde inşa edildiğidir.

Değerlendirme: Bezeme programı, yapı malzemesi ve inşa tekniğinin yanı sıra sahip olduğu planla yapı, sultan hanları ile yarışmaktadır. Bunların yanında yapının vakfiyesinin günümüze ulaşmış olması da ayrı bir değer taşımaktadır. Karatay Hanı vakfiyesindeki bilgiler genele yayılarak diğer hanların işleyişi hakkında önemli bilgiler vermektedir. Ayrıca Aksarayî, Celaleddin Karatay’ın hanın tamamlanmasından sonra yapıyı görmek için yola çıktığını fakat yapıyı gördükten sonra kalbine kibir düşeceği endişesi ile yarı yoldan döndüğünü ve Celaleddin Karatay’ın yapının inşa defterlerini işçilere zahmet vermemesi için yaktırdığını bildirir.

Kaynakça: "AKSARAYLI Kerimüddin Mahmud; Selçukî Devletleri Tarihi (Müsameret-al Ahbar), (çev: M. Nuri Gençosman), TTK, Ankara, 1943.
DENKTAŞ, Mustafa, “Karatay Hanı”, Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları, Kültür Bakanlığı, Ankara, 2007, s. 359–379.
ÖZBEK, Yıldıray-ARSLAN, Celil; Kayseri Taşınmaz Kültür Varlıkları Envanteri, C.II, Kayseri Büyükşehir Belediyesi, Kayseri, 2008.
TURAN, Osman, ""Selçuk Devri Vakfiyeleri. III Celâleddin Karatay Vakıfları ve Vakfiyeleri"", Belleten, XII 1948, s.17–171.