Yerin adı: Konya ilinin, eski adıyla Hacı Emir(Emin) şimdiki adıyla ise Tercüman Mahallesinde 13 numarada bulunmaktadır. Kuzey ve güney cephesinde iki çıkmaz sokak vardır.
Yapım Tarihi: Üzerinde kitabesi bulunmadığından mescidin inşa tarihi ve mimarı bilinmemektedir. Mescidin kuzeyinde küçük bir mezarlık bulunmaktadır. Fakat yapılan çalışmalarda herhangi bir ipucuna ve bilgiye rastlanmamıştır. Kullanılan malzeme ve mimari özelliklerinde 13.yy ilk yarısına tarihlendirilen bir yapıdır.
Kitabe: Yapıda mimarı, banisi ve yapım tarihiyle ilgili bilgi veren bir kitabe bulunamamıştır.
Vakfiye: Bu yapıya ait bir vakfiye bulunamamıştır. Vakfı için ise tahminlere dayanarak I.Alâeddin Keykubad zamanının devlet adamlarından Zahîrüddin Mansur Tercüman’ın adı söylenmektedir.
Kurucu: Yapının kurucusuna dair yine tahminlerden öte bir bilgilendirme yapılmamaktadır. Düşünülen ise eseri I.Alâeddin Keykubad ve II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in devlet adamlarından Zahîrüddin Terceman’ın yaptırdığıdır. I.Alâeddin Keykubad Konya surları bitirildikten sonra Kayseri’ye gider. Zahirüddin Mansur Tercüman halifenin elçisi Muhyiddin İbnü’l-Cevzi’yi Sivas’ta karşılayanlar arasında yer almıştır. 1223 yılında Alâiye’nin fethinden sonra Alâeddin Keykubad’ın emirleri ile arasının açılmasından sonra 1224 yılında Harput’a sürülmüştür. Zahîrüddin Terceman ayrıca II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in Diyarbakır(Amîd) fethinde önemli hizmetlerde bulunmuştur. Terceman (Tercüman) lâkabı işte saraydaki bu hizmetinden dolayı verilmiştir. Mescid’in bu görev döneminde yapıldığı düşünülmektedir.
Sanatçı: Yapının sanatçısı yada sanatçıları hakkında herhangi bir bilgiye sahip değiliz.
Onarım Durumu: Günümüze ulaşılabilen fakat birçok onarım ve tamirat işlemi geçirdiğini düşündüğümüz yapıya ilişkin bu tür bir bilgilendirici belge bulunmamaktadır.
Plan: Kare mekânı kubbeyle örtülü, son cemaat yeri de bulunan bir yapıdır. Şemseddin Erdem Şah mescidine benzetilir. İç mekân belli bir seviyeye kadar sıvalıdır. Sıva kısmından sonrası ise tuğla ile örülüdür. İç mekânda sonradan yapıldığı bilinen ahşap bir mihrap bulunmaktadır. Mihrabın üzerinde ikisi yanlarda olmak üzere 3 diğer yönlerde ise birer pencere bulunmaktadır. Tuğla kubbe örtüsü Selçuklu evren imgesinin bir yansıması gibidir. Kubbeye geçişte yarım kubbeler ve kubbecikler kullanılmıştır. Mescidin kapısı kıble yönündedir. Mescidin sol duvarında ise alçıdan bir cüz rafı bulunmaktadır. Pek benzer örneği bulunmayan bu rafın üzerinde güzel bir sülüs yazı kuşağı varsa da üzeri kalın bir badana ile kaplandığından okunamamaktadır. Bu yazıda Fetih Suresinin yazılı olduğu düşünülmektedir.
Üçboyutlu Özellik: Tuğla örgülü kubbesinin üzerinde yine tuğladan çıkıntılar bulunmaktadır. Batı cephesi moloz taş ve tuğla düz örgü tekniğinde örülmüştür. İçten ve dıştan tamamen sıvanan yapının yalnızca batı cephesinde orijinal malzeme görülebilmektedir. Bu cephede bugünkü zeminde 2.50 metre yüksekliğe kadar moloz taş, ahşap hatıldan sonra üst yapıya kadar tuğla kullanılmıştır. Kapı söveleri ve lentosu ise mermerdir.
Malzeme: Yapının cephesinde moloz taş ve tuğla, kapı lento ve sövelerinde ise mermer kullanılmıştır. Moloz taş örgüsünde beyaz kireç harç kullanılırken, tuğla örgü sisteminde derz kullanılmıştır. Moloz taş pembe renkli olup dokulu sille taşıdır. Tuğla ise kırmızı ve boz renkli toprak malzemeden yapılmıştır.
Süsleme: Mescidin sol duvarında ise alçıdan bir cüz rafı bulunmaktadır. Pek benzer örneği bulunmayan bu rafın üzerinde güzel bir sülüs yazı kuşağı varsa da üzeri kalın bir badana ile kaplandığından okunamamaktadır. Bu yazıda Fetih Suresinin yazılı olduğu düşünülmektedir.
Tarihlendirme: Herhangi bir kitabe ve bilgilendirici yazıt bulunmadığı için eserle ilgili olarak çeşitli tahminler yapılmaktadır. Yazılı kaynakların hiçbirinde eserin ismine rastlanamaması mescidin farklı bir isimle adlandırıldığını düşündürmektedir.
Değerlendirme: Geleneksel Selçuklu mimarisinin tek kubbeli ve kare planlı uygulama örneklerinden biridir. Kitabesi ve vakfiyesi mevcut olmadığından benzer mimari özellikler taşıyan uygulamalara bakılarak bir tarihlendirme yapıyoruz. Pek çok onarım ve tamirat gören yapı günümüze gelmeyi başarabilmiştir. Zahirüddin Mansur Tercüman’ın mescidin doğu tarafında bulunan türbesi halk için bir saygınlık ve hürmet mekânıdır.Eserin ilk yapılış dönemleriyle ilgili net bilgi yoktur yaklaşık son 300 yıllık dönemiyle ilgili herhangi bir belge mevcut değildir.
Kaynakça: AKTAŞ, Azize, Konyada’ki Anadolu Selçuklu dönemi Yapılarında Malzeme ve Teknik, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üni. Sos. Bilm. Ens. Ankara,1988.
ATÇEKEN, Zeki, Konya’daki Selçuklu Yapılarının Osmanlı Devrinde Bakımı ve Kullanılması, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara,1998.
MESARA, Gülbün-ÖZEN, Mine Esiner, Süheyl Ünver’in Konya Defterleri, Kubbealtı Neşriyat, İstanbul,2006.