KILIÇ ARSLAN KÖŞKÜ

Yerin adı: Yapı Konya’da Alâeddin tepesinin kuzey eteğinde bulunmaktadır. Yapıdan günümüze taş bir kaide üzerine oturan tuğla örgülü duvar kısmı ve iki konsolu kalan bir kalıntı ulaşabilmiştir.

Yapım Tarihi: Köşk iki uygulama devri geçirmiştir. Günümüzdeki yapı kalıntısının Selçukluların ünlü Konya Sarayında bulunan ve 12.yy’da Sultan II. Kılıç Arslan tarafından yaptırılan ve daha sonra I.Alâeddin Keykubad tarafından yenilenen Köşkün kalıntısı olduğu bilinmektedir.

Kitabe: Yapıda herhangi bir yapım kitabesi bulunamamıştır. Fakat üst kat eyvan bölümünde yer alan kemer etrafında koyu zeminli bir geniş bir yazı kuşağı geçmektedir. Bu Arapça yazı kuşağında yapının yapıldığı dönem ile ilgili bilgilendirme bulunmaktadır. F.Sarre ve Y.Akyurt farklı zaman dilimlerinde yazı kuşağını deşifre etmişlerdir.

Vakfiye: Vakfiyesi bulunamamıştır

Kurucu: Yapının banisi Sultan Mesudun oğlu II. Kılıç Arslan’dır

Sanatçı: Anonim Karaman tarihine göre Yusuf bin Abdulgaffar’dır.

Onarım Durumu: Eserin inşasından sonra Alâeddin Keykubad tarafından onartıldığı ve genişletildiği bilinmektedir. Yapısal bir değişim geçiren Köşk 17.yy’dan sonra kaderine terk edilmiş ,bir süre yerleşik halk tarafından adeta taş ocağı gibi kullanılmış ve harabeye dönmüştür.1941 yılında bir yüzey araştırması başlatılmış günümüzdeki görünümü ise 1961 yılında üstüne bir beton şemsiye örtülmesiyle oluşturulmuştur. Birçok bilim insanının muhalefetine rağmen yapılan bu işlem çok iyi bir sonuç vermemiştir. Yapının bugünkü durumu pekiyi değildir
.
Plan: Yapı İç Kale surlarının genişletilmesi sonucunda oluşan alanda inşa edilmiştir. Dört köşe kare planlı, iki katlı, üst katı üç taraftan balkonla çevrelenmiş bir plan tipine sahiptir.

İç mekânda yoğun bir çini ve alçı işçiliği kullanılmıştır.

Üçboyutlu Özellik: Günümüzde ancak taş bir kaide üzerinde 10 metreye varan yükseklikteki duvar kısmı kalan yapı ancak eski fotoğraflar ve dönem kaynaklarına bakılarak yorumlanabilmektedir. Tuğla malzemenin hakim olarak kullanıldığı yapıda mukarnaslı konsollarda, yarım tonozlarda ve üst bölümde tuğla kullanımı devam etmiştir. Köşkün üst kısmı mukarnaslı konsollarla çevrelenmiştir. Üst bölümde eyvan şeklinde oluşturulan mekânın her iki yan duvarında(doğu-batı) ikişer pencere ve cephe kısmında (kuzey)geniş sivri kemerli bir eyvan açıklığı bulunmaktaydı. 1901 yılında çekildiği düşünülen fotoğrafa bakıldığında üst örtünün ahşap kirişli ve saçaklı olduğu görülmektedir. Fakat yapının nasıl bir yayılımı olduğuna dair net bir yorum yapılamamaktadır.

Malzeme: Yapıda moloz taş, kerpiç örgü, kesme taş ve tuğla kaplama malzeme olarak kullanılmıştır. Moloz ve kesme taşta düzenli, kerpiç işçiliğinde şaşırtmalı, konsollarda ve tonoz başlangıçlarında ise balıksırtı örgü kullanılmıştır.

Süsleme: Dönem kaynakları ve görsellerinin incelenmesi sonucunda yapıda yoğun bir süsleme programının olduğunu söyleyebiliyoruz. Üst bölümdeki yarım tonozların yüzeyinde tuğlalar, mozaik işçiliği ile belli kompozisyonlar oluşturacak biçimde kullanılmıştır. Yapının cephesinde ve iç mekânda zengin bir çini kullanımı olduğu gibi özellikle kuzey cephesindeki süslemelerin göz alıcı olduğu aktarılmıştır. Eyvanın cephesinde bulunan sivri kemeri çerçeve içine alan şeritte koyu mavi zemin üzerine beyaz harflerle yazılmış Arapça bir yazı kuşağı bulunmaktaydı.
Yapıda kullanılan çinilerin üstün ve keyifli bir işçilikle ortaya çıkarıldığı, İran’daki 12.yy çini uygulamalarıyla benzerlik içerdiği tespit edilmiştir. En son elde edilen bulgular doğrultusunda İran’da uygulanan minai seramik tekniğinin Çini’deki uygulanışı yalnız bu yapıda kullanıldığını tespit edilmiştir.
Çini dışında bir ikinci süsleme malzemesi de alçı olmuştur. Özellikle Alâeddin Keykubad zamanında Köşk onarılıp genişletilirken zengin bir alçı dekor tekniği kullanılmıştır. Berlin İslam Sanatı Müzesi ve İstanbul Türk İslam Eserleri Müzesinde bulunan alçı bordür örnekleri bu savın kanıtlarıdır.

Tarihlendirme: Yapının tarihlendirilmesinde dönem kaynakları dışında Cornell Üniversitesi dendrokronoloji uzmanlarınca yapılan analizler de önemli veriler sunmuştur. Kalan yapıdan alınan üç ayrı ahşap parçanın analizleri sonucunda bu hatıl parçalarının 1167,1173 ve 1174 tarihlerinde kesildiği anlaşılmaktadır. Bu analizler sonucunda yapının II. Kılıç Arslan döneminde 1156–1192 yılları arasında yapıldığı düşünülmektedir.

Değerlendirme: Zaman içerisinde geçirdiği tahribat dolayısıyla Köşkten günümüze yalnız bir duvar kalmıştır. Günümüzde Berlin İslam Eserleri, Paris Louvre, Londra Victoria and Albert, Stockholm müzeleri ve bilinmeyen bir çok kolleksiyonerde bulunan Konya Köşkünün envanter çini ve alçı parçaları tahribatın nitelve nicel boyutunun kanıtıdır. Yapının macerası tarih boyunca gösterilen ihmalkârlık ve bilinçsizlik sonucu önemli bir kültür tarihi envanterimizin yok edilişinin de bir öyküsüdür.

Kaynakça: -AKOK, Mahmut, “Konya’da Alaiddin Köşkü Selçuk Saray ve Köşkleri”, Türk Etnografya Dergisi, S: XI, 1969, s. 47- 73.
-ARIK, Rüçhan, Kubadabad, Selçuklu Saray ve Çinileri, Türkiye İş Bankası, İstanbul, 2000.
-ASLANAPA, Oktay, Türk Sanatı I-II, Başlangıcından Beylikler Devri Sonuna Kadar, Ankara, 1984.
-ATÇEKEN, Zeki, Konya’daki Selçuklu Yapılarının Osmanlı Devrinde Bakımı ve Kullanılması, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara,1998.
-KONYALI, İbrahim Hakkı, Abideleri ve Kitabeler ile Konya Tarihi, Konya 1964.
- KUBAN, Doğan, Anadolu Türk Mimarisinin Kaynak ve Sorunları, İstanbul, 1965.
-MESARA, Gülbün-ÖZEN, Mine Esiner, Süheyl Ünver’in Konya Defterleri, Kubbealtı Neşriyat, İstanbul,2006.
- SARRE, Friedrich, Konya Köşkü, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1989.
-YASA,Azize, Anadolu Selçuklularında Türk İslam Şehri Olarak Konya(3 cilt),
Yayınlanmamış Doktora Tezi, Hacettepe Üni. Sos. Bilm. Ens. Ankara,1996.