Yerin adı: Kayseri-Aksaray yolunda bulunan yapı, Ürgüp’ün yaklaşık 6 km kuzeyinde Damsa Çayı vadisindedir. Yapının Avanos’a olan yakınlığı onun Avanos Sarı Han şeklinde isimlendirilmesine neden olmuştur
Yapım Tarihi: 13. yüzyılın ilk yarısı
Kitabe: Hanın avlu ve kapalı bölümlerinin taç kapılarında birer kitabe bulunmaktadır. Avlu taçkapısında günümüzde görülen üç satırlık Arapça kitabe oldukça tahrip olmuştur. Kitabenin eski fotoğraflarından onun dört satır halinde düzenlenmiş olduğu anlaşılır. Hanın kapalı bölüm taçkapısı üzerinde ise dilimli kemer formundaki kitabe iki satır halinde düzenlenmiştir. Mevcut iki kitabede yapının inşa tarihini kesin olarak vermemektedir.
Avlu taçkapısında yer alan kitabe;
“…………………….
……El alemu’l-…….. Gıyased-dünyave’d-din
Ebu’l feth Keyhusrev bin Keykubad
El-mü’minin fi evail……………”
Kapalı bölüm taçkapısında yer alan kitabe;
“Elşükrülillah”
Vakfiye: Yapıya ait vakfiye bulunamamıştır.
Kurucu: Bilinmemektedir.
Sanatçı: Bilinmemektedir.
Onarım Durumu: Geçirdiği büyük bir onarım sonrasında günümüze iyi bir durumda ulaşan yapının 1940 yılında kesme taş kaplamaları köprü yapımı nedeniyle sökülmüştür. Kesme taş kaplamalarından yoksun bırakılan han bu tarih sonrasında giderek tahrip olmuştur. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından başlatılan büyük ölçekte onarım 1991 yılında tamamlanmıştır. Yapı günümüzde turistik bir restoran olarak hizmet vermektedir.
Plan: Doğu-batı yönlerinde gelişim gösteren yapı, avlu ve kapalı bölümlerinden oluşan karma plan tipindedir. Kapalı bölümden daha büyük ölçekte tutulan avlu bölümünün giriş cephesi doğu yöndedir ve bu cephede taç kapı ana eksene konumlandırılmıştır. Avlunun kuzey kanadında yan yana sıralanmış, sivri kemerli beşik tonoz örtülü mekanlar yer alır. Güney kanat ise çift revak düzenine sahiptir. Avlu giriş eyvanının güneyinde, avluya açılan bir eyvan, kuzeyinde ise giriş eyvanına açılan yine sivri kemerli beşik tonoz örtülü bir başka mekan yer alır. Hanın mescidi de giriş eyvanının üstünde yer alır. Mescide ve avlunun kuzey kanadında ikinci kata çıkan merdivenler, giriş eyvanının kuzeyindeki mekanın avluya bakan duvarı önünde başlar ve iki basamak sonrasında merdivenler kuzey ve güney yönlerine ayrılarak devam eder. Kapalı bölümünün doğu cephe ekseninde yer alan dışa taşkın taç kapı ile dahil olunan iç mekan kuzey-güney yönlerinde gelişen ve bu yönde sivri kemerli beşik tonozla örtülmüş beş sahna ayrılmıştır. Paralel uzanan beş sahn doğu-batı doğrultusunda, ana eksende uzanan dikey bir sahla kesilmektedir. İç mekanlarda tonozlar haricinde merkez noktada kubbe ile örtülüdür. Kapılı bölüm, kuzey ve güney duvarına açılmış mazgal pencereler ve merkez noktadaki kubbenin kasnağında yer alan diğer mazgal pencerelerle aydınlatılmaktadır.
Geçirdiği restorasyonla taş kaplamaları yenilenen hanın avlusuna bir de fıskiyeli sekizgen bir havuz eklenmiştir. Avlunun güney kanadında çift sıra revak sisteminde, kuzey-güney ve doğu-batı doğrultusunda sivri kemerler atılmıştır. Sivri kemerleri revak sistemi içerisinde kesme taştan on bir paye taşımaktadır. Avlu kanadının kuzeyinde yer alan mekânlardan batıdan ilk iki mekana düz atkı taşına sahip dikdörtgen kapılardan girilmektedir. Batıdan doğuya doğru üçüncü ve dördüncü mekana açılan kapılar dışa taşmayan taç kapı şeklinde düzenlenmiştir. Kapalı bölümün iç mekanı da yapılan restorasyon çalışmalarında oldukça yenilenmiştir. Özellikle yapının seki sisteminde restorasyonun izleri belirgindir. İç mekanı örten küçük kubbe dört kemer ve sonrasında pandantifler üzerine oturmaktadır. İç mekanda doğu-batı doğrultusunda uzanan dikey sahnın tonoz örtüsü diğer sahnlardan yüksek tutulmuş ve sivri kemerlerle desteklenmiştir
Üçboyutlu Özellik: Yapının uğradığı tahribat ve sonrasında gerçekleşen restorasyonun izleri özellikle cephelerde belirgindir. Avlu doğu cephesinde yer alan taç kapı beden duvarlarından yüksek tutulmuştur. Cepheye hareketlilik kazandıran bir diğer unsur da köşelerde yer alan çokgen payandalardır. Yapılan restorasyonla bu cephenin kaplamaları neredeyse tamamen yenilenmiştir. Kuzey ve güney cephesi simetrik olarak hazırlanan hanın bu cephelerinde de kare ve çokgen planlı payandalarla desteklenmiştir. Hanın batı cephesinde; kuzey köşede çokgen gövdeli, güney köşede de kare payandalar yer alırken orta kısımda üçgen kesitli payandalara yer verilmiştir.
Malzeme: Yapının moloz taş dolgusu muntazam kesme taşlarla kaplanmıştır. 1940’lı yıllarda sökülen hanın taş kaplamaları, 1991 yılında nihayete eren restorasyonda açık renkli kesme taşla kaplanmıştır.
Süsleme: Yapının farklı noktalarında görülen çeşitli tezyini unsurlar, hanın sahip olduğu zengin bezeme programına işaret etmektedir. Avlu taç kapısının kalan izlerden zengin bir süslemeye sahip olduğu anlaşılır. Taç kapının dış yüzeyinde kavsara seviyesine kadar uzanan ve bu noktadan itibaren tahrip olmuş bordürlerde farklı nitelikte geometrik süslemeler kullanılmıştır. Taçkapı kanatlarının iç tarafında karşılıklı olarak iki mihrabiye hazırlanmıştır. Mihrabiye nişinin etrafı geometrik geçmelerle çevrelenmiştir. İstridye motifi ile sonlanan mihrabiye nişinin üst kısmında silmelerle çerçevelenmiş birbirine geçen sekizgen motifler yer alır. Hanın; mescit mihrabında, kapalı mekanın taç kapısında avlunun kuzey kanadında yer alan iki mekanın kapısında ve kapalı mekanın dikey sahnını destekleyen sivri kemerlerin bingilerinde dönemin karakteristik süsleme unsurları görülür. Süslemede geometrik motifler yoğun bir şekilde kullanılmıştır. Taş süslemelerin yanı sıra yapının taç kapılarındaki basık kemerlerde ve kapalı mekanın sivri kemerlerinde kullanılan çift renkli taş, süsleme programını zenginleştirmektedir.
Tarihlendirme: Yapının sahip olduğu iki kitabeden avlu taç kapısında bulunan kitabenin bu yapıya ait olup olmadığı tam olarak bilinmez. Önceki bir tarihte yerinden kapının önüne düşen kitabe A. Rıza Önder tarafından Ürgüp Ortaokulu’na teslim edilmiştir. Bu kitabede tarih kaydı düşülmemiş olsa da, II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in adı zikredilmektedir. İkinci kitabede “El-Şükrülillah” ifadesini ebced hesabı ile değerlendiren A. Rıza Önder yapının H. 616 / M. 1219 yılında inşa edildiğini bildirirler. Yapının tarihlenmesinde genel kanı onun 13. yüzyılın ilk yarısında yapıldığıdır. Aynı kervan yolundaki hanların inşa edildiği tarihin, 13. yüzyılın ilk yarısı olması bu kanıyı güçlendirmektedir.
Değerlendirme: Her ne kadar kitabeleri tartışmalı olsa da plan ve mimari karakteri göz önüne alındığında 13. yüzyılın ilk yarısına tarihlendirilen han; plan kurgusu, ölçüleri ve süsleme programı göz önüne alındığında bir sultan yapısı olarak dikkati çekmektedir. Yapının geçirmiş olduğu yerinde restorasyon yapının 1940 sonrasında hızlanan tahribat sürecini durdurmuştur. Restorasyon sonrası yapının kazandığı yeni işlev, onun restorasyon sonrası korunmasında oldukça önemlidir.
Kaynakça: ERAVŞAR, Osman; Ürgüp ve Çevresindeki Türk-İslam Devri Yapıları, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya 1993.
KARAÇAĞ, Abdullah; “Avanos Sarı Han”, Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara 2007, s.211–235.
ÖZGÜÇ T.-AKOK M.; “Sarıhan”, Belleten, XX, Ankara 1956, s. 379-383.